Heinrich Böll'ün Babasız Evler ve Reşat Nuri Güntekin'in Çalıkuşu eserlerindeki kültürlerarası çağ eleştirisi


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Yabancı Diller Eğitimi Anabilim Dalı, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2017

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: SEYİT YAYLA

Danışman: Nevzat Bakır

Özet:

Bu çalışmada Alman ve Türk toplumlarının geçmişteki yaşamlarından, günümüze kadar meydana getirdikleri aktarımlarının ve yaşadıkları olayların; geçmişte aynı olayları yaşamalarına rağmen farklı tepkiler verdiklerinden, dolayısıyla günümüzde kendi değerlerini oluşturduklarından bahsedilmiştir. Bu bağlamda farklı kültürler, farklı birikimlere sahip olmalarını ve farklı dilleri konuşmalarını sağlamıştır. Kültür için en önemli araç dildir. Kültürlerarası seyahat ise, öncelikle dil bilmekle mümkün olacaktır. Kültürler arasılığı bilmeyen insanlar, diğer insanların düşüncelerini ve olaylar karşısındaki davranışlarını anlamakta güçlük çekerler. Günümüz toplumlarının davranışlarının kökenini bulmak için geçmişteki yaşanmış olaylara bakılır. Bu olayların en önemlisi savaştır. Çünkü, savaşlar kültür değişimine, nüfus değişimine, yer değişimine vb. sebep olmuştur. Bu bilgilerden yola çıkarak; savaş ve savaş sonrası dönemde, yok olmanın eşiğinden dönmüş bu toplumların yaşadıkları sıkıntılara, Alman ve Türk toplumlarını karşılaştırılarak yer verilmiştir. Savaş sonrası dönemde her toplum sıkıntı yaşamıştır. İnsanların yaşamlarını devam ettirmelerindeki en önemli faktör kadındır. Kadının bakış açısı ve eğitim seviyesi, toplumların gelişmesinde etken olmuştur. Mesela, Türk toplumunda mermi taşıyan, savaşan Fatma Bacı'nın toplumunun geleceği için yaptığını kim unutabilir? Aynı şekilde, Babasız Evler adlı eserindeki kadınların yaşadığı sıkıntılara baktığımızda, birbirine benzerdir. Çalıkuşu romanında bir öğretmenin toplumunun toparlanmasındaki rolü dikkat çekerken, Babasız Evler eserinde toplumun kazancının durduğu bir dönemde açlık ve sefalet görülmektedir. Savaş sonrası dönemde, bazı insanlar için savaş hala bitmemiştir. Savaşın ardında bırakmış olduğu yıkıntıda, yaşamlarını bir şekilde devam ettirebilmiş yada devam ettirememiş insanlar vardır. Bir ekmek kırıntısı için, karı kocanın birbirine yalan söylediği, o bir parça ekmeği gizlice yediği yıllardır, bu yıllar. O yıllara nazaran, bu yıllar toplumların daha çok kaynaşma içinde olduğu yıllardır. İşte bu kaynaşma sayesinde ortaya çıkan kültürlerarası iletişimi sağlamadaki davranış özelliklerinin temeli ve kökeni o yıllardaki çekilen sıkıntılara da bağlıdır. Bu tezde; şu anda kültürlenmelerin gerçekleştiği Alman ve Türk toplumlarının geçmişte savaşta yaşadıkları sıkıntılar göz önünde bulundurularak ve aralarındaki ilişkiler incelenerek kültürlerarası çağ eleştirisi yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Savaş sonrası edebiyatı, kültürlerarası edebiyat, kadın, toplum