BİLİNMEYEN ALAN (TERRA INCOGNITA)’IN KEŞFİNE BİR VESİLE OLARAK ÖTEKİNİN BOŞLUĞU


TATAR B.

FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi), cilt.15, sa.30, ss.1-16, 2020 (Hakemli Dergi) identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 15 Sayı: 30
  • Basım Tarihi: 2020
  • Dergi Adı: FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi)
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.1-16
  • Ondokuz Mayıs Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Sosyal ve özel alanlarda insan varlığına özgü boşluğun en temel tezahürü,insanın dünyadaki temel durumunu etkileyen ve biçimlendiren ontolojikanlamında fark edilmektedir. Her ne kadar Heidegger dünya içinde temel insanidurumu Dasein (orada varolan) şeklinde tasvir etse de, bu kelimeyi yalnızca‘tarihsel ufuk içinde başkalarıyla birlikte dünyaya açıklık’ olarak değil, aynızamanda ‘her bir bireyin kendisi için açılan mekan ya da boşluk’ şeklinde anlamaeğilimindeyiz. Her insan yalnızca kendi varlığı için açılan ve rezerv edilen boşlukiçin(d)e doğar. Bu boşluk onun ölümü sonrasında hatırlandığı sürece açıkkalmaya devam eder. Bu yazımızda ötekiyle ilişkimiz esnasında boşluğun farklıtezahürlerini irdelemeye çalışacağız ve şunu ileri süreceğiz: Ötekinin boşluğu,paradoksal olarak, görünmez olanın görünürlüğü şeklinde işlev görmektedir.Diğer bir deyişle, boşluk ya da görünmezlik çoğu kez kendisini dolaylı biçimdefarklı form ve isimlerle açığa vurmaktadır.
The most fundamental manifestation of the void of a human being in social and private realms seems to appear in its ontological sense which determines and shapes his /her basic condition in the world. Even if Heidegger describes fundamental human condition in the world with the notion of ‘Dasein’ (beingthere), I am inclined to take this word not solely as openness toward the world within a historical horizon, but also as free space or void just reserved for his /her individual being. Each human being is born within the void opened and reserved just for his /her being, and it remains open as long as he/she is remembered after his/her death. This paper will try to explore different manifestations of void in our relation to other, and make a claim that void of the other functions paradoxically as visibility of invisible. In other word, void or invisible reveals itself mostly indirectly with different forms and names.